Türk-İslam Cephesi Kurulursa Ahlatlıbel Altılısı Ne Olur?
Direkt konuya gireceğim.

1- Eğer AK Parti Parlamenter Sisteme geçmeyi kabul ederse,
2- Eğer Bahçeli, milliyetçi tabanı birleştirmek için koltuğunu Akşener’e bırakmayı teklif ederse,
Bu iki koşulun aynı anda gerçekleştiği bir gelecek senaryosunda siyaset sahnesi nasıl şekillenir?
MHP, İYİ, BBP, ZAFER, Milli Yol partilerinin tamamını bir araya getirecek ve %20’yi geçecek bir milliyetçi cepheye hangi parti lideri itiraz edebilir? İtiraz ederse, tabanından gelecek baskıya nasıl karşı durabilir? Tahminimce saydığım partilerin tamamı böyle bir cephede birleşir, birleşmeyen de yalnız kalarak siyaset sahnesinden silinir.
Böyle bir milliyetçi cephe oluşursa ve AK Parti de parlamenter sisteme geçiş koşulunu kabul edip, bu milliyetçi cephe ile ortak hükümeti teklif ederse tartışmasız çoğunluğu olan bir “Türk İslam Cephesi” kurulmuş olur.
Bu senaryoda Millet İttifakı dağılmış olacağından, oradaki 6+1 formülü ile iktidar hayali kuran küçük “sağ” partiler, iktidar umudunu kaybettikleri için hızla taban kaybedebilirler.
Ortaya çıkacak manzara %60-65 bandında bir milliyetçi muhafazakâr blok, karşısında %25-26 CHP, %10-12 bandında HDP, tamamının toplamı %1-1,5 bandında sol partiler. Hepsi bir araya gelse bile Maxi-Max %40 olurlar.
Bu olasılıkta başkanlık sistemine geçişle arzulanan sağ-sol kamplaşması ile sağın 40-50 yıl daha sürecek kesintisiz iktidarı mümkün olur.
Olabilir mi? Olabilir!
O zaman şimdiki tüm hesaplar çöp olur, tüm tartışmalar anlamsızlaşır.
Şubat ayında Ahlatlıbel’in serin salonunda masaya konan altı dondurma tabağındaki dondurmalar erimeye başlar.
O zaman Neo Osmanlıcı tahayyülle yüksek erdemler üzerine bir gelecek kurgulayan sayın hocamızın, partisinde CV’si dolu bir ekip kurmuş Endüstri Mühendisi ve MBA eğitimi olan meslektaşımın, Atatürk’ten rant devşirmeyi siyaset için yeter koşul olarak gören, yenilik üretemeyen partinin başındaki emekli bürokrat iyi niyetli abimizin bugünden bazı hesapları yapması gerekecek. Kurdukları ittifakın da, masanın da sağlam olmak bir yana, umut vermekten hayli uzak olduğunu görebilmeleri gerekecek. Zaten ittifak devam eder ve seçim kazanırsa dahi, seçimden sonrası için olacakların olası senaryolularını düşündüğünüzde, aslında asıl o zaman patlayacağını görebilmeleri gerekecek.
Siyaset AK Parti öncesine kadar gayet konforlu bir alandı. Mesleği ne olursa olsun herkes siyaset yapmaya yeltenebiliyordu ve hatta gelen bir türlü bırakmıyordu. Mühendis olmak için ciddi bir eğitim, doktor olmak için yıpratıcı bir eğitim, hukukçu olmak için sağlam bir eğitim istenirken, siyasetçi olmak için hiç de vasıf aranmıyordu. Fakat işler artık o kadar kolay değil. Karşınızdaki rakip artık eskiler gibi amatör değil. Yirmi yıldır yığınla hata yaptığı halde hala birinci parti olan bir iktidar, aslında kendi başarısından ziyade, rakiplerinin başarısızlığından dolayı kazanmaktadır. Bu oyunda, bu emekli beylerin bilgisi de yetmiyor, becerisi de yetmiyor, hiç biri kayda değer bir çözüm de geliştiremiyor. Ne hikmetse hiç biri de siyaset sahnesini bir türlü bırakıp gitmiyor.
Çözüm mü?
Çözüm tamamının ülke yararına emekli olup evlerine gitmeleri ve sahneyi yeni yüzlere, yeni fikirlere bırakmalarıdır.
Çözüm kutuplaştırılmış mevcut ezberin üstüne çıkabilecek ve din üzerinden siyaseti, milliyetçilik üzerinden siyaseti, Atatürk büstü üzerinden siyaseti bırakacak, sorun-çözüm odaklı siyaset yapacak liyakatli kadrolardadır. Hiçbir yerde de depolanmış böyle bir kadro yoktur. Teker teker birbirlerini bulacak, güç birliği yapacak bireylerdir bunlar.
Çözümün ilk ve en önemli adımı öncelikle siyaset sahnesindeki “önemli ağabeyleri” emekli olmaya razı etmektir. “Danışman olun, tecrübelerinizi aktarın, fakat lütfen artık gölgenizi gelecek nesiller üzerinden çekiniz” diye kendilerine açıkça söylemektir.
Çözüm daha önce siyaset yapmamış, sırf siyaseti kirli gördüğü için uzak durmuş yetenekli insanların sorumluluk almasıdır. Siz sorumluluk almazsanız o beğenmediğiniz, eleştirdiğiniz insanlar ülkenizi, kaynaklarınızı, hayatlarınızı, çocuklarınızın geleceğini yönetmeye devam edecektir.
Siyaset ihalecilerin, yüzdelikçilerin, rantçıların, talancıların, yalancıların işi değil, temiz, dürüst ve yetenekli insanların işidir.
İyiler kirlenirim diye siyasete girmedikçe, kirliler hücrelerimize kadar her şeyimizi kirletirler. Çünkü siyaset herkesin sofrasına, cüzdanına, tarlasına, kasasına, masasına giriyor.
Lütfen sorumluluk alınız. #BirlikteBaşaralım
Dr. Nurettin AYDIN (polimat siyaset bilimci)
Yeniden İnşa Hareketi